Okullar açılmadan, okulun işlevini ve öğrenciye yüklenebilecek sorumluluğu ispiyonculuğa yönlendirmeye başladılar. Okullarda yönetici ve öğretmenlerle öğrencilere gezi eylemlerine katılan öğretmenlerin adları sorulmaktadır.
Bu hiçbir hukuk devleti anlayışının kabul edemeyeceği zaptiye yöntemidir. Öğretmen görevini bırakıp eyleme katılmışsa bunun için başka bir tanığa ya da muhbir yurttaşa gereksinim yoktur. Dinlenme, döneminde, görevli olmadığı zamanlarda nerelerde ne yaptığı ise öğrencilerinin ve meslektaþlarının bilmesi gereken bir durum değildir. Okulların hepsini Anadolu lisesi yapacağız açıklamasının altından tüm liselerin imam hatip okulu yapılması çıktı. Bu da; bir yandan öğrencileri istemedikleri okula kaydolmak zorunluluğu ile karşı karşıya bırakacak, öte yandan hiç gerek yokken ikili eğitime geçilmesini getirecek.
Hiçbir ön hazırlık yapılmadan, ben yaptım oldu mantığı ile genel liselerin kapatılması yeni bir kaosun doğmasına neden olacaktır. Anadolu Liselerine kayıt yaptıramayan öğrenciler, okulsuz kalmak, seçmedikleri okullara taşınmak zorunda kalacaklar.
İmam hatip okullarının açılmasına kimsenin itirazı yok. Ancak, eğitim sistemini bir bütün olarak şirazesinden çıkarmak çocuklarımıza ve topluma ihanettir. Geçen öğretim yılında açılan 1141 imam hatip ortaokulundan 120’sine hiç kayıt yapılmamış iken, bu yıl genel liselerinin tümünü Anadolu lisesine dönüştürüyoruz bahanesi ile imam hatip okulu sayısının çoğaltılması topluma bir dayatmadır.
2012-2013 öğretim yılında lise eğitimi veren 1111 ortaöğretim kurumunun tamamının Anadolu lisesi, imam hatip lisesi ya da meslek lisesine dönüştürülmesinin eğitim bilimle açıklanabilecek bir yanı var mıdır? Bu durum kamuoyunda tartışıldı mı, veli çoğunluğu ve öğrenciler bu uygulamaya sıcak bakıyor mu? SBS’yi kazanamayan 574 bin öğrencinin durumu ne olacak? Bu çocuklarımızı sizin seçiminize göre okullara gönderirseniz, orada doğacak sorunlar, uyumsuzluklar ve başarısızlıkların sorumlusu kim olacak?
Bu, öğretim eğitim düzenlemesi değil öğrenciler cezalandırma yöntemidir. 49 449 öğrenci hiçbir ilk ve ortaöğretim kurumuna kayıt yaptırmamışken, 787 121 öğrencinin kayıtlı olmalarına karşın devamları sağlanamamışken mevcut okullar gereksiz işlere ayırarak öğrencileri okullarından ve mahallelerinden koparacak düzenlemeler, düzensizlik getirir.
MEB, bilimsel eğitim politikaları belirleyerek, politikalar arasında eşgüdüm sağlayarak, toplumun ortak isteklerini yerine getirerek, öğrencilere özgür bir eğitim ortamı sağlamak durumundadır.
Gezi direnişine destek verdiği için öğretim üyesinin görevine son veren anlayış bilim mi istiyor biat mı? Ailelere ileti göndererek çocuklarına karşı cins ayrımcı yaklaşım öneren bakanlık gerçekten utanılacak durumdadır. Hem öneriler çağ dışıdır, hem de velilerin elektronik bilgilerinin ayağa düşürülmüş olması sorumsuzluktur.
Özel okul sahiplerinin elde ettikleri bu bilgileri, okullarını pazarlama ve velilerle pazarlık aracı olarak kullanmaları insanın aklına acaba bu bakanlık devletin eğitim kurumlarının bakanlığı mı özel okul finans kurumu mu? Sorusunu getiriyor. Kamu adına kamu düşmanlığı zorlu bir çelişkidir. Bu çelişki yaratıcısını da yutar. Biraz değerbilir olmakta yarar var.